
DESTANIN HİKAYESİ
Emir Han, Şah Abbas Iden yaptığı hizmetler karşılığında bir öküz derisi kadar toprak parçası ister. Emir Han, öküz postundan daracık ve incecik bir kemer yapar ve bu kemerle büyük bir toprak parçasını kaplar. Ve Gozan Tepesinde Dımdım Kalesini inşa eder. Kaleyi gizli geçitler, su havuzları, yeraltı su boruları ile döşer. Kalenin yeri ve yapımı göz önüne alındığında ise Emir Hanın büyük bir strateji bilgisine sahip olduğu görülür. Kürt devleti kurmak için böylesi bir plana girişen Emir Han, daha sonra şaha karşı çıkar. Ve şah, Emir Hana şöyle seslenir;
Ku te bêaqilî kiriye, Min bihîstiye te navê şah ser xwe daniye. Lo-lo Xano tu kurmancî
Qebûl bike tu vî tacî
Qebûl nakî te dikujim
(Akılsızlık yaptığın; Kendini şah ilan ettiğini duydum. Ey, han, sen Kurmancsın, Tanı benim tacımı, Tanımazsan, seni öldürürüm!)
Emir Han, Şah Abbas Iden yaptığı hizmetler karşılığında bir öküz derisi kadar toprak parçası ister. Emir Han, öküz postundan daracık ve incecik bir kemer yapar ve bu kemerle büyük bir toprak parçasını kaplar. Ve Gozan Tepesinde Dımdım Kalesini inşa eder. Kaleyi gizli geçitler, su havuzları, yeraltı su boruları ile döşer. Kalenin yeri ve yapımı göz önüne alındığında ise Emir Hanın büyük bir strateji bilgisine sahip olduğu görülür. Kürt devleti kurmak için böylesi bir plana girişen Emir Han, daha sonra şaha karşı çıkar. Ve şah, Emir Hana şöyle seslenir;
Ku te bêaqilî kiriye, Min bihîstiye te navê şah ser xwe daniye. Lo-lo Xano tu kurmancî
Qebûl bike tu vî tacî
Qebûl nakî te dikujim
(Akılsızlık yaptığın; Kendini şah ilan ettiğini duydum. Ey, han, sen Kurmancsın, Tanı benim tacımı, Tanımazsan, seni öldürürüm!)
Ama Emir Hanın şaha cevabı nettir:
Tacê te ser serê te be, Gû nav mesebê te be, Kuştina mêra wê hebe, Kurdistan bênav nabe.
(Senin tacın başında kalsın, Mezhebine tüküreyim senin, Varsın yiğitler ölsün, Bir tek Kürdistan onursuz kalmasın!)
Bu cevaptan sonra savaş başlar. Yedi yıl süren savaşın seyri, şahın, gizli su yolunu bulmasıyla değişir. Kalenin içindekilerin susuz kalmasından dolayı kale şah tarafından ele geçirilir. Kalenin ele geçirildiği sırada Emir Hanın annesi Güher Hanım kalenin içine daha önce döşenmiş barutları patlatır. Ve kale yerle bir olur. Kürtlerin Şêr e, çi jin e çi mêr e (Aslan aslandır, ne fark eder, ha erkek, ha dişi) atasözünden de anlaşılacağı gibi, o dönemde Kürt toplumunda kadına değer veriliyordu. Emir Hanın, Xanê Çengzêrin (Altın Elli Han) ismini alması da; şahın, Kürt aşireti olan Bıradostu kazanmak için altın işçiliğinin en iyi ustalarına protez bir kol yaptırarak, Emir Hanın kesik koluna takmasıyla olur. Safevi devleti, Şah Abbas Iin uyguladığı sert ve baskıcı iç politikalardan dolayı başlayan Kürt ayaklanmasını zor da olsa bastırdı. Yaşanan ayaklanmalara katılan beylikler ve aşiretler ya yok edildiler ya da topluca ülkenin en ücra köşlerine sürüldüler.
Tacê te ser serê te be, Gû nav mesebê te be, Kuştina mêra wê hebe, Kurdistan bênav nabe.
(Senin tacın başında kalsın, Mezhebine tüküreyim senin, Varsın yiğitler ölsün, Bir tek Kürdistan onursuz kalmasın!)
Bu cevaptan sonra savaş başlar. Yedi yıl süren savaşın seyri, şahın, gizli su yolunu bulmasıyla değişir. Kalenin içindekilerin susuz kalmasından dolayı kale şah tarafından ele geçirilir. Kalenin ele geçirildiği sırada Emir Hanın annesi Güher Hanım kalenin içine daha önce döşenmiş barutları patlatır. Ve kale yerle bir olur. Kürtlerin Şêr e, çi jin e çi mêr e (Aslan aslandır, ne fark eder, ha erkek, ha dişi) atasözünden de anlaşılacağı gibi, o dönemde Kürt toplumunda kadına değer veriliyordu. Emir Hanın, Xanê Çengzêrin (Altın Elli Han) ismini alması da; şahın, Kürt aşireti olan Bıradostu kazanmak için altın işçiliğinin en iyi ustalarına protez bir kol yaptırarak, Emir Hanın kesik koluna takmasıyla olur. Safevi devleti, Şah Abbas Iin uyguladığı sert ve baskıcı iç politikalardan dolayı başlayan Kürt ayaklanmasını zor da olsa bastırdı. Yaşanan ayaklanmalara katılan beylikler ve aşiretler ya yok edildiler ya da topluca ülkenin en ücra köşlerine sürüldüler.
Kaynakça: Avesta Yayınevi Kürt Kahramanlık Destanı: Dımdım. Ordixanê Celil'in yazdığı eser Rusçadan İbrahim Kale tarafından çevrildi. Destanın altı değişik versiyonu hem Kürtçe hem de Türkçe olarak verilmiş.
KISACA:
Dım dım söylencesi İran'ın kuzeyinde yaşayan Han avden adlı Şahın Hakkarili bir kahyası vardır.Şah becerikli ve dürüst kahyasını çok sevmektedir.
Bir gün kırk kişilik bir haydut çetesi ,şahın çiftliğini basar,talan etmek ister.Kahya çetedekilerin otuzunu öldürür,ama bir saldırganın kılıç vuruşuyla sol eli kopar.Şah altın bir el yaptırarak onu ödüllendirir.
Günlerden bir gün çiftliği dolaşmaya çıkan kahya,çobanın yanına varır.Öyle yorulmuşturki,sunulan taze sütü içemeden uyuya kalır.Kavalı süt çanağının üzerine koymuştur.Rüyasında ak bir deniz üzerinden geçerek dewfine bulduğunu görür.Uyanır bu sırada sarı bir sinek kavalın içinden geçerek korudaki mağaraya girmektedir.Düşünü hatırlayıp o da mağaraya girer.Büyük bir define bulur.Mağaranın ağzını örtüp Şah'a varır haber verir.Kendisine bir manda derisi kadar toprak bağışlanmasını ister.
Dileği kabul edilir o da bir manda derisini ince ince kıyarak bir yumak oluşturur.Mağaranın bulunduğu alanı bununla çevirir.Çevirdiği yerler kendisinin olmuştur.Defineyi çıkarıp mağaranın olduğu yere büyük bir kale yaptırır.Artık "Altın Elli Han" diye anılır.Dım dım adı verilen bu kalenin İran'ın kuzeyinde günümüzde de ayakta olduğu söylenir.
İran şahı:
“Hey Han! Ne de olsa Kürtsün,
Tanı benim tacımı,
Tanımazsan yok ederim seni”
Kürt hanı, Emirxan:
“Senin tacın senin başında kalsın,
Vız gelir bana senin tacın,
Varsın yiğitler ölsün,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın”
İran Şahı:
“İnat edersen eğer,
Üzerine ordular yollarım
Silerim yeryüzünden ordunu senin
Soyunu ve halkını yok ederim”
Kürt hanı:
“Bizim halkımız teslim olmaz,
Savaş meydanında bekler düşmanı,
Aslan gibi dövüşür,
Ben korkmam ordularından senin,
Ben korkmam Tebriz’den gelecek handan,
Ordumu dağlardan silemezler,
Ben korkmam –yardımına- Çin’den gelecek handan,
Kökünü kazıyamaz benim halkımın,
Ben korkmam –yardımına- Tmor ’dan gelecek handan,
Süremez benim halkımı dört bir tarafa,
Ben tanımam senin tacını,
Vız gelir bana senin tacın,
Ben Kürdistan’ın şanını yere düşürmem”.
…
Birkaç gün sonra Kürt hanının oğlu:
“Yüceler yücesi kurtarıcının üzerine yemin ederim,
Kale çevresinde kurulan düşman çadırları,
Havadaki yıldızlar kadar,
Ağaçlardaki yapraklar kadar,
Deniz kıyısındaki kumlar kadar, çok”.
Kürt hanı:
“Varsın ölsün yiğitler,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın!”
…
Kürt komutan ordusuna:
“Asker babanın çocukları korkmazlar,
Ölümden korkmazlar,
Gitmek için cenge, beklemezler babalarını,
Yiğitlerin çocukları yiğit değildir, gitmedikçe savaşa, korumadıkça babalarını”.
Bir Kürt asker:
“Ben bağlı bir orak değilim,
Ben bağlı bir dana değilim,
Gelince cenk zamanı, yiter benim itidalim”.
…
“Dalga dağ yamaçlarından geçti,
Güneş gibi ışıdı kılıçlar,
Cenk sürüyordu dağlarda,
Ok ve sadak sesleri yayılıyordu,
Yaban domuzu ve parslar tutuşuyordu savaşa”
…
Savaşın ortasında bir komutan:
“Geldiler işte, geldiler işte,
Aşiret kafileleri geldiler, geldiler işte,
Çıldırmış kurtlar ve aslanlar gibi geldiler onlar,
Kürdistan’dan aşiretler geldiler,
Kürt önderinin yardımına geldiler”.
...
Emirxan yardıma gelen bir Kürt aşiret liderine:
“Sen her zaman düşmanlığımızı yaptın,
Askerlerimi katlettin, Sana ve orduna yoktur güvenim
Sana yoktur ihtiyacım”.
O aşiret lideri:
“ARAMIZDA VARDI KARDEŞ KAVGASI,
DÜNYA MALI DAVASI,
ŞİMDİ İSE SÜREN KÜRDİSTAM KURTULUŞ SAVAŞI,
BU SAVAŞTA KÜRDİSTAN DÜŞMANLARINI PÜSKÜRTELİM,
SONRA SEN BANA UZAK BEN DE SANA.."
Kürt kadını.
“Ola ki yenilirse hanlarımız,
Eli silah tutan kadınlar dövüşecek ölümüne,
Diğerleri de cephanelikte havaya uçuracak bedenlerini”.
…
“Ki yine olursa sağ kalanımız,
Kazısınsın kafalarımız,
Kesilsin zülüflerimiz”
…
“Varsın yiğitler ölsün,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın”
______________________________________
Eser: Kürt Kahramanlık Destanı: DIMDIM
Yazar: Ordîxanê Celîl (Doktora Tezi)
Yayımevi: AVESTA YAYINLARI
KISACA:
Dım dım söylencesi İran'ın kuzeyinde yaşayan Han avden adlı Şahın Hakkarili bir kahyası vardır.Şah becerikli ve dürüst kahyasını çok sevmektedir.
Bir gün kırk kişilik bir haydut çetesi ,şahın çiftliğini basar,talan etmek ister.Kahya çetedekilerin otuzunu öldürür,ama bir saldırganın kılıç vuruşuyla sol eli kopar.Şah altın bir el yaptırarak onu ödüllendirir.
Günlerden bir gün çiftliği dolaşmaya çıkan kahya,çobanın yanına varır.Öyle yorulmuşturki,sunulan taze sütü içemeden uyuya kalır.Kavalı süt çanağının üzerine koymuştur.Rüyasında ak bir deniz üzerinden geçerek dewfine bulduğunu görür.Uyanır bu sırada sarı bir sinek kavalın içinden geçerek korudaki mağaraya girmektedir.Düşünü hatırlayıp o da mağaraya girer.Büyük bir define bulur.Mağaranın ağzını örtüp Şah'a varır haber verir.Kendisine bir manda derisi kadar toprak bağışlanmasını ister.
Dileği kabul edilir o da bir manda derisini ince ince kıyarak bir yumak oluşturur.Mağaranın bulunduğu alanı bununla çevirir.Çevirdiği yerler kendisinin olmuştur.Defineyi çıkarıp mağaranın olduğu yere büyük bir kale yaptırır.Artık "Altın Elli Han" diye anılır.Dım dım adı verilen bu kalenin İran'ın kuzeyinde günümüzde de ayakta olduğu söylenir.
İran şahı:
“Hey Han! Ne de olsa Kürtsün,
Tanı benim tacımı,
Tanımazsan yok ederim seni”
Kürt hanı, Emirxan:
“Senin tacın senin başında kalsın,
Vız gelir bana senin tacın,
Varsın yiğitler ölsün,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın”
İran Şahı:
“İnat edersen eğer,
Üzerine ordular yollarım
Silerim yeryüzünden ordunu senin
Soyunu ve halkını yok ederim”
Kürt hanı:
“Bizim halkımız teslim olmaz,
Savaş meydanında bekler düşmanı,
Aslan gibi dövüşür,
Ben korkmam ordularından senin,
Ben korkmam Tebriz’den gelecek handan,
Ordumu dağlardan silemezler,
Ben korkmam –yardımına- Çin’den gelecek handan,
Kökünü kazıyamaz benim halkımın,
Ben korkmam –yardımına- Tmor ’dan gelecek handan,
Süremez benim halkımı dört bir tarafa,
Ben tanımam senin tacını,
Vız gelir bana senin tacın,
Ben Kürdistan’ın şanını yere düşürmem”.
…
Birkaç gün sonra Kürt hanının oğlu:
“Yüceler yücesi kurtarıcının üzerine yemin ederim,
Kale çevresinde kurulan düşman çadırları,
Havadaki yıldızlar kadar,
Ağaçlardaki yapraklar kadar,
Deniz kıyısındaki kumlar kadar, çok”.
Kürt hanı:
“Varsın ölsün yiğitler,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın!”
…
Kürt komutan ordusuna:
“Asker babanın çocukları korkmazlar,
Ölümden korkmazlar,
Gitmek için cenge, beklemezler babalarını,
Yiğitlerin çocukları yiğit değildir, gitmedikçe savaşa, korumadıkça babalarını”.
Bir Kürt asker:
“Ben bağlı bir orak değilim,
Ben bağlı bir dana değilim,
Gelince cenk zamanı, yiter benim itidalim”.
…
“Dalga dağ yamaçlarından geçti,
Güneş gibi ışıdı kılıçlar,
Cenk sürüyordu dağlarda,
Ok ve sadak sesleri yayılıyordu,
Yaban domuzu ve parslar tutuşuyordu savaşa”
…
Savaşın ortasında bir komutan:
“Geldiler işte, geldiler işte,
Aşiret kafileleri geldiler, geldiler işte,
Çıldırmış kurtlar ve aslanlar gibi geldiler onlar,
Kürdistan’dan aşiretler geldiler,
Kürt önderinin yardımına geldiler”.
...
Emirxan yardıma gelen bir Kürt aşiret liderine:
“Sen her zaman düşmanlığımızı yaptın,
Askerlerimi katlettin, Sana ve orduna yoktur güvenim
Sana yoktur ihtiyacım”.
O aşiret lideri:
“ARAMIZDA VARDI KARDEŞ KAVGASI,
DÜNYA MALI DAVASI,
ŞİMDİ İSE SÜREN KÜRDİSTAM KURTULUŞ SAVAŞI,
BU SAVAŞTA KÜRDİSTAN DÜŞMANLARINI PÜSKÜRTELİM,
SONRA SEN BANA UZAK BEN DE SANA.."
Kürt kadını.
“Ola ki yenilirse hanlarımız,
Eli silah tutan kadınlar dövüşecek ölümüne,
Diğerleri de cephanelikte havaya uçuracak bedenlerini”.
…
“Ki yine olursa sağ kalanımız,
Kazısınsın kafalarımız,
Kesilsin zülüflerimiz”
…
“Varsın yiğitler ölsün,
Ama Kürdistan şan ve şereften yoksun kalmasın”
______________________________________
Eser: Kürt Kahramanlık Destanı: DIMDIM
Yazar: Ordîxanê Celîl (Doktora Tezi)
Yayımevi: AVESTA YAYINLARI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder